Azgınlığıyla Başa Çıkamayan Diyarbakır Escort Nazlıcan
페이지 정보
본문
The investigation revealed how Mullah Muhammed had asked his followers to build bombs and mortars in their homes, urged the decapitation of Americans, claiming that the religion allowed such practices. "I’m telling you to take up your guns and kill them," he said in recorded sermons, adding, "If the sword is not used, then this is not Islam." According to Mullah Muhammed, all Muslims were obligated to respond to then-al-Qaeda leader Osama bin Laden’s armed fight. In a wiretap recorded on June 3, 2009 at 14:13 hours, Mullah Muhammed asked for 1.2 million Turkish lira (some $780,000 at the exchange rate in effect at the time) from Büyükfırat, who was in Adana province. Mullah Muhammed said the funds were needed in a couple of days and that he had accumulated a large amount of debt. Büyükfırat responded that he would consider Mullah Muhammed wishes an order. When the wiretap was presented to Mullah Muhammed during questioning by the police, he denied having the conversation, while Büyükfırat claimed it was part of a business deal with his brother.
Çünkü, emniyet, bizim otelimizde, oradaki otelde bir iki şahıs almışlardı. Bu şahıslardan daha detaylı bilgi almasın diye engel olmak istediler, emniyetin önünü şey etti. Emniyet de, tabiî, korkusundan bir şey diyemedi. Fakat, Allah var, yani, çalışmasını da sürdürdü. Nihayet 20-30 kişiyi tutukladılar. DGM Başsavcılığına gitti. DGM Başsavcılığı devam etti, mahkeme devam etti. O kadar devam etti ki, detaylı bir mahkeme ki hâlâ da sonuçlanmamış. SORU - Devam ediyor? CEVAP; Hâlâ da sonuçlanmamış bu mahkeme. Her nedense birkaç kişi sonuçlandı, onlarda müruru zamana uğradı. İşte, devletin bünyesindeki gizli dinozorluklar, gizli bazı yanlışlıklar ve yanlış insanlar, işte bu devletin, demokrasinin, hakikaten millî iradenin en büyük engelleri bunlardır sayın beyler. Eninde sonunda, tabiî, bu şey devam ederken, 96'nın eylül ayında DGM Başsavcısı değiştirildi, değişti, yeni bir DGM Başsavcısı geldi, Nihat Çakar isimli bir Başsavcı geldi. O da 4 sene orada sürdü. O olayın akışını bambaşka şekilde değiştirdi. O, apayrı bir şekilde değiştirdi. Mahkemelere nüfuz yapmak istedi ve gerçekten PKK'lı avukatlarla, PKK'lı yandaşlarla, işadamlarıyla, demin bahsettiğim o feodal yapıyla işbirliğine girdi, açık ve net olarak girdi.
Nihayet biz de hep yazıyoruz, gazetemizin o günün manşetleri hep keskin gidiyor. Dolayısıyla, 98'de bu 28 Şubat olayı meydana geldi. Bizim fikrimiz, zikrimiz açık ve net olarak söylüyorum, biz muhafazakâr, devletimizin yanında yer almış bir politikayla yürüyoruz; fakat, karşımıza ansızın bize başka yaftalar yapıştırıldı, Hizbullah kelimesini bize yakıştırdılar. Bu Hizbullah nereden çıktı? Efendim, Hizbullah nedir; Altındağ Dinlenme Tesislerinde, orada Hizbullah kampı kurulmuştur -bu, 98'de oluyor- ve Mehmet Ali Altındağ bu Hizbullah kampını kurmuş, insanları eğitiyor ve devlete saldırıyor veyahut başka yerlere, şeriatı kurmaya çalışıyor gibi yaftalar yapıştırıldı. CEVAP; Tabiî, 98 Mayıs ayının 25'indeydi veyahut haziranın ilk haftalarıydı. Yani, jandarmanın bölgesi olmadığı halde, Altındağ Dinlenme Tesislerinde bir şey yok aradılar, taradılar, jandarma bir şey çıkaramadı; ama, şehir içindeki gazetemizin merkezini, işyerimizin, şirketlerimin merkezlerini; yani. Tabiî, bizim tüm arşivlerimize el konuldu. El konulduktan sonra, bütün bana özel kitaplarımı ve gazetenin arşivine hepsine el konuldu. Müftülüğe gönderdiler, Müftülükten adam geldi. Beni gözaltına aldılar, beni, bir de gazete Yazı İşleri Müdürü Ömer Büyüktimur, bir de şirketlerin Muhasebe Müdürü İsmail Yazan Beyi, bizi gözaltına aldılar.
Nevertheless, many Armenian ruins - and When you have any kind of questions relating to where by in addition to tips on how to employ bu sayfayı ziyaret edin, you can call us from our own web-site. a few renovated churches - do survive today across historical Armenia’s western regions in what is today Eastern Turkey. In contrast, Azerbaijan has left no Armenian stone unturned in Nakhichevan. Unlike Armenian scholars, Azerbaijani dissidents often see the destruction of Nakhichevan’s Armenian heritage as part of a domestic crackdown on all forms of opposition to Azerbaijan’s ruling elite. This repression seemingly intensified after the May 2005 inauguration of the lucrative Baku-Tbilisi-Ceyhan oil pipeline. Vasif Talibov authorized decree No. 5-03/S, the effective order for erasing the last remnants of Armenian Nakhichevan, just months after the Europe-bound pipeline’s opening. But Talibov’s entourage did not just attack khachkars. They also shutdown most of the region’s numerous privately-owned teahouses, the traditional center of Azerbaijani social life, where discussing politics was as commonplace as indulging in hot tea. Simultaneously, Talibov has been unveiling mosques and statues honoring the ruling dynasty’s patriarch Heydar Aliyev.
Leaving Azerbaijan was necessary, Nagorno-Karabakh’s majority-Armenian population claimed, to preserve the region’s indigenous Christian past and to avoid the fate of Nakhichevan’s vanished Armenians. Amid Soviet leader Mikhail Gorbachev’s glasnost and perestroika, Nagorno-Karabakh became a war zone. Since the 1994 ceasefire among newly-independent Armenia, Azerbaijan, and Nagorno-Karabakh, mutual accusations of vandalism and revisionism have been rampant. Azerbaijan’s president proteststhat "all of our mosques in occupied Azerbaijani lands have been destroyed." A visitor to Armenia-backed Nagorno-Karabakh (also called Artsakh in Armenian) would observe otherwise: there are mosques, albeit nonoperational, including one in the devastated "buffer zone" ghost town Agdam. Yet a tourist in Nakhichevan, which was not a war zone, would encounter neither Armenian heritage sites nor public acknowledgment of the region’s far-reaching Armenian roots, including the medieval global trade networks launched by Djulfa’s innovative merchants. These merchants’ legacies, documented in Sebouh Aslanian’s From the Indian Ocean to the Mediterranean, include the legendary treasures of the "Adventure Prize" ship pirated in 1698 by celebrated outlaw Captain Kidd.
Çünkü, emniyet, bizim otelimizde, oradaki otelde bir iki şahıs almışlardı. Bu şahıslardan daha detaylı bilgi almasın diye engel olmak istediler, emniyetin önünü şey etti. Emniyet de, tabiî, korkusundan bir şey diyemedi. Fakat, Allah var, yani, çalışmasını da sürdürdü. Nihayet 20-30 kişiyi tutukladılar. DGM Başsavcılığına gitti. DGM Başsavcılığı devam etti, mahkeme devam etti. O kadar devam etti ki, detaylı bir mahkeme ki hâlâ da sonuçlanmamış. SORU - Devam ediyor? CEVAP; Hâlâ da sonuçlanmamış bu mahkeme. Her nedense birkaç kişi sonuçlandı, onlarda müruru zamana uğradı. İşte, devletin bünyesindeki gizli dinozorluklar, gizli bazı yanlışlıklar ve yanlış insanlar, işte bu devletin, demokrasinin, hakikaten millî iradenin en büyük engelleri bunlardır sayın beyler. Eninde sonunda, tabiî, bu şey devam ederken, 96'nın eylül ayında DGM Başsavcısı değiştirildi, değişti, yeni bir DGM Başsavcısı geldi, Nihat Çakar isimli bir Başsavcı geldi. O da 4 sene orada sürdü. O olayın akışını bambaşka şekilde değiştirdi. O, apayrı bir şekilde değiştirdi. Mahkemelere nüfuz yapmak istedi ve gerçekten PKK'lı avukatlarla, PKK'lı yandaşlarla, işadamlarıyla, demin bahsettiğim o feodal yapıyla işbirliğine girdi, açık ve net olarak girdi.
Nihayet biz de hep yazıyoruz, gazetemizin o günün manşetleri hep keskin gidiyor. Dolayısıyla, 98'de bu 28 Şubat olayı meydana geldi. Bizim fikrimiz, zikrimiz açık ve net olarak söylüyorum, biz muhafazakâr, devletimizin yanında yer almış bir politikayla yürüyoruz; fakat, karşımıza ansızın bize başka yaftalar yapıştırıldı, Hizbullah kelimesini bize yakıştırdılar. Bu Hizbullah nereden çıktı? Efendim, Hizbullah nedir; Altındağ Dinlenme Tesislerinde, orada Hizbullah kampı kurulmuştur -bu, 98'de oluyor- ve Mehmet Ali Altındağ bu Hizbullah kampını kurmuş, insanları eğitiyor ve devlete saldırıyor veyahut başka yerlere, şeriatı kurmaya çalışıyor gibi yaftalar yapıştırıldı. CEVAP; Tabiî, 98 Mayıs ayının 25'indeydi veyahut haziranın ilk haftalarıydı. Yani, jandarmanın bölgesi olmadığı halde, Altındağ Dinlenme Tesislerinde bir şey yok aradılar, taradılar, jandarma bir şey çıkaramadı; ama, şehir içindeki gazetemizin merkezini, işyerimizin, şirketlerimin merkezlerini; yani. Tabiî, bizim tüm arşivlerimize el konuldu. El konulduktan sonra, bütün bana özel kitaplarımı ve gazetenin arşivine hepsine el konuldu. Müftülüğe gönderdiler, Müftülükten adam geldi. Beni gözaltına aldılar, beni, bir de gazete Yazı İşleri Müdürü Ömer Büyüktimur, bir de şirketlerin Muhasebe Müdürü İsmail Yazan Beyi, bizi gözaltına aldılar.
Nevertheless, many Armenian ruins - and When you have any kind of questions relating to where by in addition to tips on how to employ bu sayfayı ziyaret edin, you can call us from our own web-site. a few renovated churches - do survive today across historical Armenia’s western regions in what is today Eastern Turkey. In contrast, Azerbaijan has left no Armenian stone unturned in Nakhichevan. Unlike Armenian scholars, Azerbaijani dissidents often see the destruction of Nakhichevan’s Armenian heritage as part of a domestic crackdown on all forms of opposition to Azerbaijan’s ruling elite. This repression seemingly intensified after the May 2005 inauguration of the lucrative Baku-Tbilisi-Ceyhan oil pipeline. Vasif Talibov authorized decree No. 5-03/S, the effective order for erasing the last remnants of Armenian Nakhichevan, just months after the Europe-bound pipeline’s opening. But Talibov’s entourage did not just attack khachkars. They also shutdown most of the region’s numerous privately-owned teahouses, the traditional center of Azerbaijani social life, where discussing politics was as commonplace as indulging in hot tea. Simultaneously, Talibov has been unveiling mosques and statues honoring the ruling dynasty’s patriarch Heydar Aliyev.
Leaving Azerbaijan was necessary, Nagorno-Karabakh’s majority-Armenian population claimed, to preserve the region’s indigenous Christian past and to avoid the fate of Nakhichevan’s vanished Armenians. Amid Soviet leader Mikhail Gorbachev’s glasnost and perestroika, Nagorno-Karabakh became a war zone. Since the 1994 ceasefire among newly-independent Armenia, Azerbaijan, and Nagorno-Karabakh, mutual accusations of vandalism and revisionism have been rampant. Azerbaijan’s president proteststhat "all of our mosques in occupied Azerbaijani lands have been destroyed." A visitor to Armenia-backed Nagorno-Karabakh (also called Artsakh in Armenian) would observe otherwise: there are mosques, albeit nonoperational, including one in the devastated "buffer zone" ghost town Agdam. Yet a tourist in Nakhichevan, which was not a war zone, would encounter neither Armenian heritage sites nor public acknowledgment of the region’s far-reaching Armenian roots, including the medieval global trade networks launched by Djulfa’s innovative merchants. These merchants’ legacies, documented in Sebouh Aslanian’s From the Indian Ocean to the Mediterranean, include the legendary treasures of the "Adventure Prize" ship pirated in 1698 by celebrated outlaw Captain Kidd.
- 이전글바오메이 구입-씨알리스정품구별법-【pom5.kr】-바오메이 성분 24.12.13
- 다음글14 Common Misconceptions Concerning Dripper Coffee Maker 24.12.13
댓글목록
등록된 댓글이 없습니다.